Kimi zaman odanızdaki halı, bazen de havuz suyundaki klor şikayetlerinizin tetiklenmesine neden olabilir.Astım ve alerji hastaları tatile çıkmadan önce tüm riskleri hesaplamalı, kalacak yer ve şartların seçimi konusunda çok dikkatli olmalıdır…
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Füsun Soysal, astım ve alerji hastalarına sağlıklı tatil önerilerinde bulundu:
Alerjik yapıya sahip olan, alerjik astım, alerjik rinit (saman nezlesi), alerjik cilt ve göz hastalıkları olan hastaların yaz tatillerinde dikkat etmeleri gereken çok önemli noktalar vardır.
Tatilde gidilecek yöre, ulaşım şekli, kalınacak otel veya ev seçimleri özenle yapılmalıdır. Gidilecek bölge açısından, hava kirliliği olmayan, polenlerin yoğun olmadığı ve yüksek nem içermeyen yerler seçilmelidir.
“Araba ile yolculuklarda klima kullanılmalı, uçak yolculuğu yapanlar ise nefes açıcı ilaçlarını yanlarından ayırmamalıdır”
Yolculukta araba kullanılacaksa; camları açmak yerine klima kullanılması daha uygundur. Ancak araba klimalarının temizliğinin yapılması ve polen filtresi içermesi önemlidir. Arabaya binmeden yaklaşık 10 dakika önce klima çalıştırılmalı ve sonra arabaya binilmelidir. Ayrıca günün çok sıcak saatlerinde araba ile yolculuk yapmaktan kaçınılmalıdır.
Uçak yolculuğu esnasında kabin basıncı ve klimalar alerjik kişiyi olumsuz etkileyebilir. Yolculuk esnasında hastanın, acil durumlar için nefes açıcı ilaçlarını yanında bulundurması önemlidir.
Ev tozu alerjisi olanlar bunlara dikkat etmeli!
Otel odasının halı ile kaplı olması, özellikle ev tozu (akar) alerjisi olanlar açısından tehlikelidir. Mümkünse halı ile kaplı olmayan odalar tercih edilmelidir. Ayrıca kalınacak odanın havalandırma sistemi yüksek kalitede olmalıdır.
Havuz suyundaki klor astımın tetikleyicisi olabilir
Havuz suyundaki klor, özellikle alerjik astım hastalarında nefes darlığını tetikleyici bir etken olabilir. Ayrıca klor, ciltte ve gözde de yanma, kızarma, kaşıntı gibi alerjik reaksiyonlara da yol açabilir. Önlem olarak havuzdan çıktıktan hemen sonra duş alınması önemlidir.
Güneş alerjisi olanlar 10.00 -16.00 saatleri arasında güneşe çıkmamalı
Güneş alerjisi, yaz tatillerinde karşılaşılabilecek başka bir sorundur. Güneş, ciltte ve gözde reaksiyon yaratabilir. Bu nedenle 10.00 ile 16.00 saatleri arasında güneşe çıkmamak, gözlük ve şapka ile korunmak, güneş koruyucu ve yüksek koruma faktörlü kremlerle cildi korumak önemlidir.
Yüzme ve yürüyüş alerjik astım hastaları için önerilen sporlardır. Ancak bu tür sporların güneşin çok yoğun olduğu saatlerde yapılması uygun değildir.
Şikayetleriniz azaldığı için düzenli kullandığınız astım ve alerji ilaçlarınızı ihmal etmeyin!
Astım ve alerji hastalarının birçoğu yaz döneminde şikayetleri hafiflediği için ilaçlarını ihmal edebilir. Ancak kontrolsüz bir alerji ve astım yaz tatillerinde hızla alevlenerek sorun yaratabilir. Rahat bir tatil geçirebilmek için tüm önlemlerin alınması ve gereken ilaçların düzgün kullanılması büyük önem taşımaktadır.
Valizinize önce ilaçlarınızı koyun!
Tatil öncesi astım ve alerji hastalarının yapması gereken en önemli hazırlık; düzenli kullandığı ilaçların, acil durumda kullanılacak ilaçların, cilt, burun ve göz alerjileri için kullanılabilecek krem ve damlaların mutlaka önceden hazırlanarak valize yerleştirilmesidir. Ayrıca bone, şapka ve gözlük de valizde mutlaka bulunması gereken koruyucu eşyalardır.
Tatilde, cildinize 2 kat özen
Tatilde, cildinize 2 kat özen gösterin!
“Biraz bronzlaşayım da cildime renk gelsin”, “ Dün duş almıştım, bugün almasam da olur”,
“Denizden çıktım, kurulanmak için havlunu alabilir miyim?”
Bu ifadeler aslında cilt sağlığınız konusunda büyük yanılgılara ve sizi bekleyen çok önemli tehlikelere işaret ediyor. Yanlış uygulamalar özellikle sıcak hava, güneş, deniz, havuz gibi faktörlerin tümünü içinde bulunduran yaz tatilinde sağlığınızı tehdit ediyor…
Dermatoloji Uzmanı Dr. Zerrin Baysal, yaz aylarında cilt sağlığımızı olumsuz etkileyen faktörler ile bilinçsiz uygulamaların deriye olumsuz etkileri hakkında şu bilgileri verdi:
“Yaz dönemi ruhsal olarak kendimizi iyi hissettiğimiz ama derimize zarar verme alışkanlıklarımızla dolu bir mevsimdir. Yaz aylarında dinlenme, eğlenme amaçlı olarak yaptığımız bu faaliyetlerin dolaylı da olsa zararlarına karşı bilinçli olmamız ve cilt sağlığımızı korumak daha özenli davranmamız gerekmektedir.
Terleyen bölgenin nemli kalması mantara neden oluyor
Hava sıcaklıklarının artması ile birlikte aşırı terleme sorunu da ortaya çıkabilir. Aşırı terleme kıvrım bölgelerinde daha fazla görülür (Özellikle kasıklarda, koltuk altında, parmak aralarında, kadınlarda meme altı ya da arası) Bu bölgelerin ıslak ya da nemli kalması, maya hücrelerini harekete geçirerek mantar hastalığının oluşmasına neden olur. Özellikle ayaklarda kötü kokular, pişiğe benzeyen görüntüler ve şiddetli kaşıntılar başlar. Bu durum yine hekime başvurmayı gerektirir; çünkü bu şikayetlerin tedavisi ve takibinin ciddiye alınması gerekir.
Sık banyo yapmadan isilikten korunmak mümkün değil
Yazın artan ısı, öncelikle metabolizmada hızlanmaya, ter bezi aktivitesinde artmaya, damarlarda genişlemeye, “sebase” adı verilen yağ salgısında artmaya neden olur. Bu artışlar kişiden kişiye farklı oranlarda gözlenebilir fakat bazı insanlardaki artış, hastalık düzeyine varan sonuçlara yol açar. Bunların en önemlisi, aşırı terlemeye bağlı isiliklerdir. İsilik aşırı üretilen terin deriye atılamaması sonrasında gelişir ve küçük, kaşıntılı, bazen yanma duygusuna yol açan lezyonlar gelişir. Sık banyo yapılmadığında, aşırı giyinme devam ettiğinde bu küçücük sivilceye benzeyen kızarıklıklar, daha büyük çıbana benzeyen sivilcelere dönüşür; dolayısıyla antibiyotik tedavisi zorunluluğu doğar.
“Deniz suyu cildimi daha sağlıklı bronzlaştırır” demeyin
Tatil anlayışımızdaki deniz ve havuz alışkanlıklarımız her geçen gün artmakta olup, bu konunun bizi nasıl tehlikelerle karşı karşıya bırakacağı önemli bir konudur. Duş alınmadan girilen havuzlar, ya da çıktıktan sonra duş almamak enfeksiyon hastalıklarının bulaşmasını ve oluşmasını kolaylaştıran en önemli yoldur. Bu enfeksiyonlardan en sık rastlananı da molluskum, siğiller, mantar enfeksiyonlarıdır ki; bazen tedavileri uzun zaman alabilir veya tedaviye yanıt vermeyebilir. Kişisel hijyenimize dikkat etmek hem kendi sağlığımız için hem de toplum sağlığı için çok önemlidir.
Havuz kenarında terliksiz dolaşmayın
Havuz kenarlarında çıplak ayakla yürümek bu hastalıkları bulaştırmamıza ya da kapmamıza neden olur. Mutlaka terlik kullanma alışkanlığı geliştirmemiz gerekmektedir. Terlik deyince de bilinmesi gereken önemli hususlar vardır: parmak arası ya da kapalı terlikler yazın pişiklerin, ya da nasırları temel nedeni olabilir. Çünkü sürtünme travması, deri sağlığı için istenilen bir pozisyon değildir. Yumuşak hava alan, deriye sürtme ya da terletme duygusu vermeyen terlikler kullanmak daha isabetli olur.
Saunaya kendi havlunuzla girin
Otellerde kullanılan ortak alanlar ne kadar hijyenik görülürse görülsün, bu mekanlarda kullanılacak ya da temas edilecek yerlere şahsi eşyalarımızla gidersek yine bulaşıcı hastalıklardan korunmak için önemli bir adım atmış oluruz. Mesela sauna, hamam, buhar odaları gibi yerlere terlikle girmek, oralarda oturacağımız yerlerde havlu kullanmak riskleri azaltacaktır.
Kum taneciklerine dikkat!
Kumda geçirilecek zamanı azaltmak, ışığın deriye zararlarını azaltmak demektir. Bunun yanında kum taneciklerinin sürekli deriye teması deride kurumalara, kalınlaşmalara ve kabalaşmaya yol açar. Mümkün olduğu kadar az temas deri sağlığımıza iyi gelir.
Güneş koruma ürünlerinizi doğru seçin
Güneşlenirken vücuda sürülen her türlü ajan (SPF korumaları hariç) özellikle parfümlü ürünler deride istenmeyen yanmalara, lekelenmelere, alerjilere ve erken yaşta gelişebilen deri kanserlerine neden olur. Tatilde her akşam, gündüz maruz kaldığımız güneşin olumsuz etkilerini minimale indirmek ya da dindirmek için uygun bir bakım yapmak zararın neresinden müdahale edilirse o kadar yararlı olur.”